Ana Sayfa   |   Biz Kimiz   |   Referanslar   |   Envanterler   |   Uluslararası İşbirlikleri   |   Sosyal Sorumluluk Projelerimiz  |   İletişim
  Eğitim     Danışmanlık     Koçluk  
Yeniliklerden Haberdar Olmak İstiyorum
>>>>
Hakkımızda
Biz Kimiz
Ekibimiz
Proje Ortaklarımız
Basın Bültenleri
Medyada Navitas
Navitastan Haberler
BÜMED Dergisi -Şubat 2007

Koçluk Üzerine Bir Boğaziçi Sohbeti

Koçluk kelimesi ile ilk defa televizyondaki Beyaz Gölge dizisinde tanışmıştık. Dizi Koç Reeves’in yönetimindeki bir basketbol takımının etrafında gelişen hikayeleri anlatıyordu. Gerçi dizi bitince kelime de hayatımızdan çıkmıştı ama son zamanlarda tekrar hayatımıza girmeye başladı. Bu sefer kelimenin sıfatları da olduğunu gördük. Yaşam Koçluğu, Executive Koçluk gibi farklı koçluklar ortaya çıktı. Peki bu koçluk nedir, bir akımmıdır, yenilir mi, içilir mi diye merak ettik. Bu durumda bilmemek değil öğrenmemek ayıptır dedik ve iki Boğaziçili Koç ile bu kavramın ardındaki birikimi sizlere iletmek için buluştuk.
 
İlk koçumuz Nazlı Çetinok Arun Hanım dergimizin yazarlarından olduğu için çoğunuzun bildiği bir isim. Boğaziçinden 1991 yılında Rehberlik ve Psikolojik danışmanlık bölümlerinden mezun olmuş. Önce Yapı Kredi Bankasında eğitim bölümünde çalışmış ancak ikiz çocukları doğunca serbest gazetecilik ve yazarlık yapmış bir arkadaşımız. Birçok kişisel gelişim seminerleri aldıktan sonra koçluk kavramı ile tanışmış ve The Coaching Institute USA’e bağlı, onun temsilcisi olan FA KOÇ Akademiden 100 saatlik bir teorik ve pratik eğitim alarak koç olmuş. Şu anda da bireysel yaşam koçu olarak çalışıyor.
 
İkinci koçumuz Demet Uyar ise 1991 Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun olmuş. O da iş yaşamıma Yapı Kredi’de başlamış. Uzun bir süre farklı sektörlerde ve bölümlerde çalıştıktan sonra 10 yıl önce amatörce Eğitimciliğe başlamış. Bu işi çok sevdiği için profesyonel olarak yapmaya karar vererek 1997 yılında bir eğitim firması olan Navitas’ı kurmuş. İlk koçluk deneyimini çalıştığı ilaç firmasında kendi astlarına koçluk yapmak üzere aldığı bir eğitimle kazanmış. O dönemde yöneticiliğinde bunun çok büyük faydasını görünce 2001 yılında Amerika’da koçluk programına katılmış ve o tarihten sonra da profesyonel olarak bu hizmeti sunmaya başlamış. 2004 yılında Türkiye’de The Coaches Training Institute’un temsilcisi olarak ilk koçluk okulunu başlatmış ve 116 saatlik ileri düzey koçluk eğitimini tamamlamış. Bir yandan yönetici koçluğu yapmaya devam ederken bir yandan da yeni koçlara süpervizyon ve mentorluk yapıyor. Demet Navitas olarak misyonlarının ICF (International Coach Federation) onaylı koçlar yetiştirmek olduğunu söylüyor. O da dergimizin yazı kurulu üyesi.
 
Koçluk temel olarak nedir?
 
Nazlı:
Kısaca yol arkadaşlığıdır. Bir koç şunu bilir: her insan bir tamdır, bütündür ve tüm çözüm ve yanıtlar kendisindedir. İnsanlar bazen hayatta kendilerini bir yol ayrımında, karar aşamasında veya bazı seçimlerin öncesinde bulurlar ve bu anlarda koçlara başvurabilirler. Ve kendi içlerindeki yanıtı ve çözümü koçlarıyla beraber çalışarak kendilerine yansıtılmasını izlerler. Ve aslında kendileri o yolu bulurlar, seçerler, koçun tüm yaptığı şey o yolda giderken onu yolda tutmak, zaman zaman yolu hatırlatmak, yine kişinin belirlediği hedeflerine varmaya çalışırken onun yanında olmak ve yardımcı olmaktır.
 
Demet:
Koçluğun en önemli özelliği bunun ikili bir ilişki olması. Bu yola çıkarken Koç ve danışanı ilişkinin boyutlarını birlikte tasarlarlar ve hedeflerini koyarlar. Koç, bu yolda giderken danışanına hayatını daha dolu dolu, tatminli yaşaması, istediği hedeflere, ve doyumlu bir hayata ulaşabilmesi için ışık tutar.
 
Koçluk mentorluk, danışmanlık gibi kavramlarla karışıyor. Oysa koçluğun farklı parametreleri var. Aradaki benzerlik ve farklılıkları bana söyler misiniz?
 
Demet:
Koç daha iyi bilen değil. Danışmanla karşılaştırdığınızda, danışman gider kişinin veya kurumun özelliklerini inceler ve sonra da bir reçete çıkarır. Koç ise karşısındaki kişiyle eşit düzeydedir ve çözümleri birlikte bulurlar. Danışanın yaratıcı olduğuna ve tüm sonuçları kendisinin başarabileceğine inanır. Terapi ile en büyük farkı, terapi problemleri geçmişte arar, onu çözümledikten sonra kişiyi ileriye götürür. Koçlukta ise daha çok bugüne ve geleceğe bakıyoruz. Ve kişinin patalojik problemleriyle uğraşmıyoruz çünkü zaten koçluğa gelen kişinin güçlü, yaratıcı ve bütün olduğuna inanıyoruz. Bu dayanakla da bugünden başlayarak gelecekteki resimlere ulaşmaya çalışıyoruz.
 
Nazlı:
Koçun bir arkadaş ve dosttan farkı vardır. Terapistten, mentordan da farkı vardır. Koç şunları yapmaz: eleştirmez, yargılamaz, öneri vermez, yorum yapmaz, akıl vermez, öğüt vermez, kendi anılarından söz etmez, kendinden söz etmez. Koç aslında bir aynadır. Karşısındaki kişinin yani danışanın aynasıdır, onun realitesini kabul eder, kendi realitesini asla işin içine karıştırmaz. Bir koç etkili ve verimli dinlemeyi ve çok iyi soru sormayı bilen insandır, karşısındaki insanı çok iyi dinler ve onun anlattıklarından hareket ederek danışanına sorularla geri döner. Bir seans sırasında danışan çok rahat huzurlu sakin bir ortamda kendi kendisiyle konuşur ve kendi isteklerine odaklanır.
 
Demet:
Mentorlukta bir akıl hocalığı var. Mentorluğu daha çok kurum içinde görüyoruz. Daha deneyimlililerin kurum kültürünü ve stratejiyi aktarmak için yeni başlayanlara “role model” oldukları, akıl hocalığı yaptıkları bir uygulamadır. Koçluk becerilerini de bir mentorun uygulaması lazım. Bir mentorun koçtan en büyük farkı öğüt de verebiliyor olmasıdır.
 
Koçluk benim bildiğime göre bir süreç. Peki bu süreç nasıl başlıyor, hangi aşamalardan geçiyor? Bu işin pratik bir yol haritası var mı?
 
Nazlı:
Genelde müşterilerim veya potansiyel müşterilerim bana  bir şekilde ulaşıyorlar. Bu süreci yaşamak benim çok hoşuma gidiyor. Bana ulaştıkları zaman önce onlara bir saatlik ücretsiz bir tanıtım yapıyorum. Buna uyumlama da diyoruz. Burada önce koçluk kavramını anlatıyorum, sonra kendimi tanıtıyorum, ardından da kendi yaşam alanlarıyla ilgili bir yaşam alanları taraması yapıyorum. Ve bu seansın sonunda, eğer benimle devam etmek istiyorsa, benimle uyumlu ve mutlu olabileceğini düşünüyorsa çalışmamızda hangi alanlar üzerinde yoğunlaşabiliriz, odaklanabiliriz, kendisiyle bunu tespit ediyoruz. Bu ona heyecan veriyorsa, benimle çalışmak istiyorsa devam ediyoruz.
 
Demet:
Biz daha kurumsal çalışıyoruz. Kişilerin kurumdaki mevcut durumuna bakıyoruz. Eğer kurumda yapılmış bir 360 derece değerlendirme varsa oradan çıkan sonuçları ele alıyoruz. Bir kişilik envanteri yapıp kişinin mevcut durumunu kişinin güçlü ve törpülenmeye ihtiyaç duyan özelliklerini çıkarıyoruz. Böylece kendisine de net bir şekilde ayna tutulmuş oluyor. Bu da çok sağlam temelli bir başlangıç yaratıyor. Buradan başlayarak hedeflerimizi koyuyoruz. Yine kimyanın uyuşması gerçekten önemli. Bir tanışma seansımız oluyor. Bu seansta birbirimizi anlamaya odaklanıyor ve hedeflerimizi koyup nasıl ilerleyeceğimizin yol haritasını oluşturuyoruz. Önemli olan seanslar ilerledikçe ilişkinin nasıl gittiği hakkında sık sık birbirimize geribildirimde bulunmak, ilerlediğimizi görmek, ara dönemlerde kutlamak ve hedefe doğru sağlam ve emin adımlarla ilerlemek.

  • Ana Sayfa
  • Biz Kimiz
  • Referanslar
  • Envanterler
  • Uluslararası İşbirlikleri
  • Sosyal Sorumluluk Projelerimiz
  • Eğitim
  • Danışmanlık
  • Koçluk
  • Makaleler
  • Haberler
  • Etkinlikler
  • Foto Galeri
  • İletişim