Aslında büyük resme
baktığımız zaman, çok da uzak olmayan bir gelecekte rutin
hayatımıza girecek
olan UZAKTAN ESNEK ÇALIŞMA, şu günlerde yaşadığımız
global COVID 19 sağlık
krizi nedeniyle zorunlu olarak uygulamaya geçti.
2018 senesinde yapılan bir araştırmada
Türkiye’deki istihdamın % 2,2’si evden
çalışıyor. Bu oran özellikle bu günlerden sonra daha da
artacak hem de
beklemediğimiz bir hızda. Peki biz çalışanlar
olarak buna ne kadar hazırız ve
başarımızı bu ortamda sürdürmeye devam edebilecek miyiz? Bunun için neye
ihtiyacımız olacak?
Evden çalışma
koşullarında değişenler ve değişmeyenlere baktığımızda;
değişenler çalışma
ortamı, kişilerle bağlantı kurma şekli ve toplantı
koşulları,değişmeyenlerse bizden
BEKLENTİLER ve HEDEFLER. Uzaktan/evden
çalışmanın avantajlarını maksimum
kullanırsak, dezavantajlarını da elimizden
geldiği kadar bertaraf edersek verimliliğimiz değişmeyecektir. Nedir bu avantajlar
ve dezevantajlar?
Pazartesi sendromu
yaşamıyor olmak, servis kaçırma sorunu yaşamamak yol
masrafından
kurtulmak, sabah ve akşam trafiğinde zaman kaybetmemek ve güzel
bir kahvaltı ile güne başlayabilmek avantajlarımız. Kim bunların olmasını istemez
ki! Dezavantajlarımız ise; iş ve ev yaşamını birbirinden ayırmanın zorluğu, çalışma
arkadaşlarımızla sağlıklı iletişim kuramamamız ve sosyalleşmeden
uzaklaşmamızdır.
Peki
dezavantajlarımızı nasıl yok edeceğiz, biraz buna bakalım. Öncelikle çalışma
ortamını dinlenme ortamından ayırarak kendinize özel bir çalışma alanı yaratmakla
başlamak ilk koşul olmalı. Buna paralel aslında sadece evde değil, her zaman ve
her yerde verimliliğimize engel olan dikkat dağıtıcılardan da uzak durmak gerekir.
Sosyal medyanın verimli çalışmamıza ket vurması üzerine hem evdeki televizyonu
hem de evin diğer üyelerini eklediğinizde bu dikkat dağıtıcılar adedi hayli artıyor ve
biz çalışmanın sürekliliğini sağlayabilmek için çok daha fazla çaba sarf etmek
zorunda kalıyoruz. İşte burada devreye girip, bize güç verecek tek şey
ÖZ DİSİPLİN' dir. Öz disiplinin anlamı şudur; kişinin belirlemiş olduğu hedeflere
ulaşabilmesi için davranışlarını ve alışkanlıklarını kontrol altında tutması, hedeflere
odaklanması, izlenmesi gereken süreçleri takip ederek hedefe ulaşma sürecindeki
psikolojik tutumudur. Bu dezavantajları yok edebilmek için de, öz disiplinimizi çok
daha hassasiyetle ve bilinçle sağlamamız gerekir. Disiplin, hedefler ve başarı
arasındaki bir köprüdür.
Evden çalışırken rehavete kapılmamanın, bize verilen hedeflerin ve bizden
beklentilerin devam devam ettiğinin son derece farkında olarak
çalışmanın sadece
ve sadece bizim özdisiplinimize bağlı olduğunu görmemiz gerekir. Bize engel
olacak davranışlarımızı, alışkanlıklarımızı
tespit etmek ve bunları değiştirmek
hepsi bizim seçimimiz. Bu da neyi gerektiriyor ? Elbette ki konfor alanından
çıkmayı.
Peki öz disiplinimizi
nasıl geliştireceğiz ? Öncelikle kendimizi iyi tanımamız gerekir.
Kötü
alışkanlıklarımızdan kurtulup iyi alışkanlıklar edinmeliyiz. En önemli şeylerden
birisi de pozitif olmamızdır. Haz ertelenip başarıldıkça, pozitiflik de
artacaktır.
Bu kolay mı sizce? İnanın hiç de o kadar değil. Planlı olmamız, günlük
iş planımızı
mutlaka yapmamız, gün sonunda mümkünse görsel olarak
tamamlanan işlere “tik”
atarak sistemli çalıştığımızdan emin olmamız (ki bu bize güven
verecektir),
zamanımızı doğru
kullanmamız öz disiplini geliştirmenin yöntemlerindendir.
Evden çalışmanın
dezavantajlarından diğeri çalışma arkadaşlarımızla sağlıklı
iletişim
kurulamaması ve sosyalleşmeden uzaklaşılması ile ilgili şunları söyleye-
biliriz;
iş arkadaşlarınızla daha fazla bağlantı kurun. Eskiden mail atarak
tamamladığınız
işler için sesinizi de ekleyin. Ve iletişim kurarken, gülümsediğiniz
sesinizden hissedilsin, olumsuz yargılara sebep olabilecek ses tonundan,
kelimelerden kaçının ve bunun için gerçekten çaba harcayın.
Genellikle telefonda irtibat kurduğumuz için
beden dilinin etkilerini sadece sesiniz
ile yarattığınızı unutmayın. Görüntülü
toplantılarınızı sıklaştırın, günlük
programınızı birlikte yaparak, sabah günaydınınızı birbirinize vererek güne enerjik
başlamaya gayret gösterin. Bu tüm ekibe iyi gelecektir. Herkes aynı avantaj
ve dezavantajları yaşıyor
unutmayın. Bu küçük ama etkili görüntülü toplantılar, öz
disiplinin sağlanmasında
herkesin birbirine destek olabilmesi gibi büyük bir güce
sahip
olabilir. Ve bunun gücünü kullanmak, hem bireysel açıdan hem de
ekip
açısından başarının en büyük itici güçlerindendir.
Özetle şu yaşadığımız
dönemde kader masasında insanlığa CORONA kartı
düştü. Bu oyunu nasıl doğru
oynayacağımız, çalışma koşullarımız değişse
bile başarıyı nasıl devam
ettireceğimiz kişisel liderliğimizle tümüyle doğru
orantılı. Kişisel liderlik, çağı yakalayan, her koşulda
öğrenmeye devam
edebilen, ekip olabilen, işini yönetebilen, değişimle başa çıkabilen ve her koşulda
enerjisini
ortaya çıkarıp sonucu etkileyen kişi olmaktır.
Geleceğin dünyasında,
karşılaşacağımız her yeni süreçte ve
koşulda başarılı
olmak için
disiplinle eyleme geçmek ise bizim seçimimizdir.
Gaye Çağlayan